-
1 görünmek
vi1) ausseheniyi/kötü \görünmek gut/schlecht aussehenkara göründü! Land in Sicht!öyle görünüyor ki... es sieht so aus, als ob...yağmur yağacakmış gibi görünüyor es sieht nach Regen aus, es sieht so aus, als würde es regnen2) sich sehen [o blicken] lassenburalarda bir daha görünme lass dich nicht mehr hier sehen3) ( gözükmek) erscheinen, zum Vorschein kommenolduğundan küçük \görünmek kleiner als in Wirklichkeit erscheinen4) sonu \görünmek seinem Ende zugehensonu görünmemek kein Ende absehen5) durchscheinenmürekkep/yazı kâğıdın arkasından görünüyor die Tinte/Schrift scheint auf der Rückseite des Papiers durch -
2 çehre
çehre Gesicht n; Physiognomie f; Aussehen n; Äußere(s); Miene f; fig Gestalt f, Aspekt m;bu çehre kime? auf wen sind Sie böse?;çehreniz pek bozuk görünüyor Sie sehen sehr schlecht aus -
3 görünmek
görünmek v/i erscheinen, sich zeigen; gut, jung usw aussehen; sich treffen; zurechtweisen (-e jemanden);görünüyor ki es scheint, dass …;göründü Sivas’ın bağları da haben wir die Bescherung!;-meyi amaçlar görünmek zu bezwecken scheinen zu + inf -
4 gene
\gene başlama! fang nicht wieder damit an!2) ( öyle de olsa) trotzdem3) \gene de ( güzel görünüyor) und dennoch (sieht es schön aus) -
5 gibi
I parthiçbir şey olmamış \gibi als ob nichts geschehen wäresanki sesler duymuşum \gibi geldi mir ist, als hätte ich Stimmen gehörtyağmur yağacak \gibi görünüyor es sieht so aus, als würde es regnenII adv1) wiegerçek yaşamdaki \gibi wie im richtigen Lebenher şey eskisi \gibi alles ist wie früherher zamanki \gibi wie immeröngörüldüğü \gibi wie vorgesehen2) ( o anda) sowieçantasını kaptığı \gibi gitti er schnappte seine Tasche und war wegçocuğu kaptığı \gibi toz oldu er hatte sich das Kind gekrallt und war damit verschwundenhaberi aldığı \gibi yola çıktı sowie er die Nachricht erhielt, machte er sich auf den Weg; ( hemen arkasından) gleich nachdem er die Nachricht erhielt, machte er sich auf den Weg -
6 gündüzün
-
7 ki
ki konj1) dennbu nasıl oldu \ki? wie ist denn das passiert?buna ne dersin \ki? was meinst du denn dazu?demek \ki das heißt, alsone oldu \ki? was ist denn passiert?neden/nerede \ki? warum/wo denn?öyle görünüyor \ki... es sieht so aus, als ob...2) dochacaba gelmez mi \ki? ob er doch nicht kommt?o bir şey yapmamıştı \ki er hatte doch nichts gemacht3) auchbaşka nasıl olabilirdi \ki? wie sollte es auch anders sein?
См. также в других словарях:
Ottoman military band — A modern mehter marching band Ottoman military bands are thought to be the oldest variety of military marching band in the world. Though they are often known by the Persian derived word mahtar (مهتر; mehter in Ottoman Turkish) in the West, that… … Wikipedia
Armenians in Turkey — ( tr. Türkiye Ermenileri; hy. Թուրքահայեր, Պոլսահայեր, the latter meaning Istanbul Armenian) have an estimated population of 40,000 (1995) to 70,000. [cite web | last=Turay | first=Anna | title=Tarihte Ermeniler | publisher= [http://www.bolsohays … Wikipedia
Armenios en Turquía — Saltar a navegación, búsqueda Los armenios en Turquía (en turco: Türkiye Ermenileri, en armenio: Թուրքահայեր, Պոլսահայեր, el último de los cuales significa armenio de Estambul) tienen una población estimada que fluctúa entre 40.000 a 70.000… … Wikipedia Español
alışmak — e 1) Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek Muhtaç değiliz ama ben çalışmaya alıştım. E. İ. Benice 2) Yadırgamaz duruma gelmek Havaya alışmak. Bulunduğu çevreye alışmak. 3) Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek Bu mesleğe alışmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
camsız — sf. Camı olmayan Çerçevesiz, camsız pencereden, ova ne durgun, ne mutlu görünüyor. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çentik — is., ği 1) Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık Bıçağın ağzında çentik var. 2) Küçük oyuk İhtiyarın uzun şakaklarında, gözlerinin altında bıçak yaraları gibi ince çizgiler, çukurlar, oyuklar, çentikler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırılçıplak — sf., ğı 1) Tamamen çıplak, çırçıplak, anadan doğma, anadan üryan Çırılçıplak bir ovanın ortasındayız. R. N. Güntekin 2) zf., mec. Çok açık bir biçimde Hepsinin yüzünde de aynı endişe çırılçıplak görünüyor. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalga — is. 1) Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket Rıhtıma vuran dalgaların temposu da içimdeki ölçüye uyuyor. H. Taner 2) Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalgacı — sf. İşine gereken önem ve dikkati göstermeyen (kimse) Pek dalgacı görünüyor, saçmalayacağa benziyordu. P. Safa Birleşik Sözler dalgacı Mahmut … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşünceli — sf. 1) Düşüncesi olan Özgür düşünceli. Kötü düşünceli. 2) Düşünerek davranan, anlayışlı 3) mec. Kaygılı, tasalı Kadın biraz düşünceli, biraz mahzun görünüyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük